Ali Semerkandî, Anadolu'nun İslamlaşmasında önemli hizmetleri olan bir müfessir, mütekellim, fakih, muhaddis ve mutasavvıftır. Tıpkı selefleri gibi o da çok yönlü (multidisipliner) oluşu ile dikkatleri çekmiştir. Semerkand, Horasan, Isfahan, Bağdat, Medine, Mekke, Kudüs üzerinden Anadoluya intikal ederek Mersin Zeyne, Larende, Alanya, Denizli, Bursa ve son olarak Ankara Çamlıdere'ye yerleşmesi ve çok sayıda öğrenci yetiştirmesi onu özel proaktif bir bilim ve zühd insanı kılmıştır. Ali Semerkandî onca eğitim ve vakıf çalışmalarına rağmen bugün hakettiği ölçüde tanınmamışsa, bunun sebebini onun eğitim kurumlarını daha çok badiyelerde kurmasına ve isim benzerliğinden ötürü en önemli eseri Bahru'l-Ulûm el-Hibru'l-Ma'lûm'unu aynı isimle Ebulleys-i Semerkandî'ye nispet edilmiş olmasına bağlayabiliriz. Ayrıca geçmiş birikimimizin bu cümleden olarak Semerkandi'nin telif ettiği eserlerin Cumhuriyetten sonra itibarsızlaştırılmasını da onun hak ettiği şekilde tanınmayışında bir başka neden olarak görmek mümkündür. Eserleri yazmalar halinde Türkiye'de ve Dünyanın seçkin yazma eser kütüphanelerinde mevcuttur. Örneğin bu çalıştayın gerçekleştiği günlerde Keşfu'l-Esrâr Li't-Talibin adlı eserinin Meşhed Yazma Eserler Kütüphanesi'ndeki nüshasının tıpkıbasımı elimize ulaştı ve onu Risale-i Nakşibendî ile birlikte tabettik. Böylece iki eserinin neşri gerçekleşmiş oldu. Bu arada bir eserinin de Tahran'da tahkikli olarak neşredildiğini öğrendik.