Alice'in esrarengiz bir diyara uzanan olağanüstü yolculuğu, sıradan bir yaz gününde o beyaz tavşanı görüp peşinden gitmesiyle başladı. Alice'in, bir delikten düştüğü bu tuhaf diyarda yediği ve içtiği her şeyle birlikte boyunun kısalıp uzaması yetmezmiş gibi, bir de hayatında gördüğü en sıradışı çay partisine katılanlar arasındaydı. Bu büyülü diyarda kaybolan Alice'in merakı Deli Şapkacı, Cheshire Kedisi, Mart Tavşanı ve Kraliçe'yi tanıdıktan sonra daha da artacaktı.
İçerisindeki ses oyunları, bilmeceler ve anlam çağrışımlarıyla edebiyat tarihinin en benzersiz kitaplarından biri olanAlice Harikalar Diyarında'da Lewis Carroll, yetişkinlerin dünyasının, bir çocuk için ne kadar saçma göründüğünü gözler önüne seriyor.
"Sonsuza dek en sevdiğim kitaplardan biri olarak kalacak.Alice'i ezberleyene kadar defalarca okudum."
- Neil Gaiman