İnsanın en özgür olduğu alandır düşünme ve hayal kurma iradesine sahip oluşu. Sınırsız bir ummanda kulaç atmak gibidir. Dilediğince açılırsın, uçarsın, istediğin zirveye konarsın. Bir de sevdiğin şeyler geçer aklından. Dokunursun; öpersin, koklarsın ve dilediğince koyarsın yüreğinin baş köşesine, dilediğince saklarsın.
Hani o süveyda denilen kara noktayı yine istediğin kadar büyütür, istediğin her sevgiyi alırsın içine kimseye sormadan. Hatta sevdiğine bile sormak ihtiyacı duymadan.
Bazı anlar vardır ömre bedel diye nitelenir. O anları istediğin kadar muhafaza eder, istediğin zamanda hatırlar, yeniden ayaklarının yerden kesilmesini sağlayabilirsin. Nasıl olsa yasak yok düşünceye. Ne yazdıkların okunmadan geri gelecek diye bir korkuya kapılırsın ne de muhatap aldığın kişinin hışmına uğramaktan endişe duyarsın. Kafan dinçtir. Kimseyi incitirim, kırarım diye bir endişeye kapılmana gerek olmaz. Ne yazık ki kimseyi mutlu etme şansının da olmadığı gibi.
Sen yine de birilerini mutlu ettiğini varsayarsın. Şair yüreği dünyayı sığdırır içine ve o sevgileri bölüşmek ister. Bölüştükçe çoğalacağını bilir. Birebir aktarmasına gerek olmadan yazdıkları okundukça büyür onun sevinci. O yüzdendir ki yazar, yazar, yazar.