Allah, dinleri tamamlayıcı olarak gönderdiği kendi Rasûlünü, kıyamete yakın bir zaman da müjdeleyici, kötü sonuçlardan sakındırıcı, Allah'ın doğru yoluna çağırıcı olarak göndermiş ve onu, karanlıkların perdesini yırtan bir meşale, alemi aydınlatan bir parlak güneş kılmıştır. İnsanlara, sapık yollardan kurtulup doğruyu bulma çarelerini göstermiş, ilmini öğretmiş, azgınlıklardan kurtulmanın prensiplerini onunla göstermiş, kör gözleri onunla açmış, sağır kulakları onunla duyar hale getirmiş, gerçeklere kapanmış kalbleri onunla parlatıp açmış; hak ile batılın, doğruyla eğrinin, sükûnetle azgınlığın, imanla küfrün, cennet ehli talihlilerle cehennem ehli talihsizlerin, Allah düşmanları ile dostlarının arasını onunla ayırmış, gerçekleri onunla tebliğ etmiştir. O hak ile batılın arasında tek terzi, tek ölçüdür, ayraçtır. Allah'ın Rasûlü Muhammed, kime Allah'ın dostu gözüyle bakarsa, o kimse gerçekten de Allah'ın dostu, kime de düşmanı gözüyle bakarsa o da Allah'ın düşmanı olur; şeytanın ise dostu olur.