-Allah ibadet edilmeye muhtaç olmadığı hâlde neden kendisine ibadet etmemizi istiyor?
-Yaratıcı namaz, dua ve oruç gibi ibadetlerden ne kazanacak?
-İbadet edilme isteği, bir nevi eksiklik ve muhtaçlık değil midir?
Bugün tozu toprağa katan ateizm itirazları, sanki çok kuvvetli temelleri varmış gibi yaygara koparıyor. Oysa bunları yoğun bir etütle inceleyen kişi oldukça sınırlı sayılarda, genellikle köklü bir yenileme yapılmadan, yalnızca sürekli tekrar edilegelen bir takım şüphelerden oluştuklarını fark edecektir.
Gündemden hiç düşmeyen bu şüphelerin arazisi çoraktır. Söz konusu şüphelerin bir bölümü maddenin ezeliliği gibi varlığın hakikatiyle ilintiliyken diğer bir bölümü sıfatları ve eylemleri konusunda Tanrı'nın hakikatiyle ilintilidir. Bu ikinci konu öncekine oranla daha kompleks bir yapıya sahiptir. Zira doğrudan gözlemleme imkânımızın bulunmadığı metafizik âlemdeki hikmetlerle ilgilidir.
Yüce Allah'ın zatına dair ateistlerin ortaya attığı şüphelerden birisi de Cenab-ı Hakk'ın kendisine ibadet edilmesine istemesi hakkındaki sorgulamalardır. Bu sorgulamalar, kulların eylemlerinde olduğu gibi kişiyi güdüleyen bir çıkarla bağlantılı olmayan bir eylem hakkında anlam arayışıdır. Konunun mahiyetini anlamazlıktan doğan soruların cevaplandırıldığı bu kitap, imanın ve ibadetin gerekliliğini, eşdeğerliliğini ortaya koymaktadır.