Alman Demokratik Cumhuriyeti'ni, onu hiçbir zaman yaşamayanlara sormak haksızlık olurdu. Özlenenler de sitemler de; övgüler de eleştiriler de o topraklardan çıkmalıydı. Yalnızca yıkıcı eleştirilerin var olduğu bir ortamda ve sosyalizme dair her şeyin koşulsuz şartsız kötülenmesinin makul görüldüğü bir sistemde, başkalarının seslerini de duyurmaya ihtiyaç̧ vardı.
Alman Demokratik Cumhuriyeti, eski günleri anan Leipzigli emekli bir fabrika işçisine, Dresdenli bir tiyatro sanatçısına, şu anda Almanya'nın batısında çalışanlara oranla çok daha düşük bir maaş̧ alan ve işe girerken ayrımcılığa uğrayan bir beyaz yakalıya da sorulmalı. Alman Demokratik Cumhuriyeti yalnızca o dönemi yaşayan Almanlara değil, Türkiye'deki siyasi baskıdan dolayı yolları Doğu Berlin ile kesişmiş olan devrimcilere, değişim programıyla Rostock'a gitmiş Mozambikli öğrencilere ve duvar yıkılana kadar ırkçılıkla karşılaşmayan, Alman Demokratik Cumhuriyeti'nin feshinden kısa bir süre sonra ise mahalleleri ırkçılar tarafından basılan Vietnamlı işçilere de sorulmalı.
Tüm bu insanların özlemlerini bir hukuk metni aracılığıyla da olsa Türkçe ile buluşturma ve yazına hâkim olan önyargıları biraz olsun kırma konusunda üzerimde bir sorumluluk hissettim.
Alman Demokratik Cumhuriyeti 1968 Anayasası, ülkenin dönüşüme girmeden önceki son anayasası. Sosyalist anayasacılık açısından güzel bir örnek teşkil ettiğini düşündüğüm bu metin, Almanca aslından ve 1974 yılında yapılan değişiklikler de eklenerek Türkçeye çevrildi
İnsanların özlemlerini paylaşabilmek ve bu özlemlere gelecekte bir şans daha verebilmek ümidiyle