Kısa öykü türünün büyük ustası Çehov, çürümekte olan Rus toplumunu sade bir dille ve izlenimci bir tarzda resmetmiş; taşra hayatını, hayatta başarısız olmuş tipleri betimlemekte, atmosfer yaratmakta üstünlük göstermiştir. 6. Koğuş, Cırcır Böceği ve Sürgünde adlı seçkin öykülerindeki tiplemeler, Çehov'un kaprisli, günü gününe uymaz insan galerisinde yer alır. Bu, tipik Rus "lüzumsuz insan" karakterinin bir varyasyonudur. Bu öykülerde, Çehov'un kahramanlıktan uzak kahramanları, melankoli içinde yaşar; 1880-1890 Rusya'sının sıkıcı, gerici ortamında, tekdüze bir yaşam sürerler. Yazar öncelikli olarak sıradanlık ve bireyleri birbirinden uzaklaştıran can sıkıntısıyla uğraşır, varoluşun sınırlılığını ele alır, insanın hırslarının boş olduğunu savunur. Bu öykülerin, "Çehov ruh hali" denilebilecek, kendine özgü melankolik bir havası vardır. Ancak, kısa bir süre sonra, Tolstoy'un etkisi altına giren Çehov, pozitivizm ve laik liberalliği savunmaya başladı. Daha iyi bir gelecekle ilgili umutlar ve hayaller, bu dönemde yazdığı yeni esere egemen oldu. Kitapta yer alan Sanat Eseri adlı öykü ise, Rus halkının hayatını yansıtmak bakımından, ince bir mizah anlayışıyla birlikte gerçekçi gözlemciliği hoş ve eğlendirici bir tarzda sergiliyor.