Vakti vaktine içinden geçtiği şartları söze döken, şiire, türküye döken bir vetireden bahsetmek mümkündür. Yani 60. yılına varan göç hayatımızın şiirlere yansıdığını, göç tarihinin izah izlerinin şiir ve türkü sayfaları oluşturduğunu bilmekteyiz. Göçün söylettikleri kendi iç sesidir ve öz izahıdır. Akıl gözüyle okudukça, gönül kulağı ile dinledikçe bu fark edilecektir. Bu göç tarihini kendi seslerinden okumak ve duymak durumundayız. Göç yıllarına kendi içinden bakmadan bu bütünlüğü kurmak zor olacaktır. Ve işte göç, kendini vakti vaktine ilk elden ortaya koymuştur. Yaşananlar söze, kaleme, saza, türküye, şiire dökülmüştür.
Kaynak, göçün kendi iç sesleridir. Yaşananları bilmeden sonuca dair yorumlar mevziî kalmaya mahkumdur. O yıllarda nasıl bir Anadolu vardı, Almanya'ya özentiyi yoğunlaştıran sebepler neydi, bütün bunlar bu yolun başlangıcına aittir. Yani "Niçin, nereden, nereye ve nasıl" geldiğimizin izahı, değerlendirilmesidir konu. Bize ait olan dünü hatırlamak gün ve yarın için de önemlidir.