Budizm'in en önemli eseri kabul edilen Altun Yaruk'un bir Uygurca versiyonu bulunalı yüz yılı aşkın zaman geçti. Bu zaman diliminde eserle ilgili çok sayıda çalışma yapıldı. Bu çalışmaların her biri bir öncekinden de aldığı güçle daha derin, daha ayrıntılı oldu. Böylelikle geçmişten günümüze Altun Yaruk çalışmaları gelişti ve eseri farklı açılardan ele alan bir boyut kazandı.
Başlangıçta Rusya ve Almanya'da başlayan bu çalışmaların 1990'lı yıllardan başlayarak hızla artan bir biçimde Türkiye'de yapılır olması hem Altun Yaruk hem Uygurca çalışmaları hem de Türkiye Türkolojisi açısından son derece önemlidir. Yıllar içinde yeni eserlerin okunması ve Çağdaş Türk dil ve lehçelerine ilişkin çalışmaların artması böylece Türk dilinin söz varlığına daha hâkim olunması Uygurcaya ilişkin yeniden okumaların yapılmasını gerekli kılmış, bu durum son yıllarda daha ayrıntılı, kaynak metinle karşılaştırma içeren çalışmaların yapılması sonucunu doğurmuştur.
Sekizinci kitap üzerine 2014 yılının ilk aylarında çalışmaya başladım. Aynı yılın Ağustos ayında Staatsbibliothek zu Berlin – Preubischer Kulturbesitz yetkilileriyle görüşerek daha önce Altun Yaruk yedinci kitapta yaptığım gibi bu eserin kapsamında bulunan Berlin Turfan Koleksiyonunda ki el yazmalarının yayın hakkını 'User Card' sözleşmesini imzalayarak elde etmiş oldum.