Bilindiği üzere, nazıl olduğu günden bu günümüze varıncaya kadar, Kur'ân-ı Kerim üzerinde ciltler dolusu kitaplar yazılmıştır. Kıyamete kadar da yazılmaya devam edecektir. Zira kâmil ve mükemmel olan vahyin son halkası olan Kur'ân'ın, her zamanı ve her mekânı kuşatan bir enginliği vardır. Dolayısıyla her asra uygun bir yorumu da olacaktır. Evet, İslam'ın sabiteleri olan temel ilkeleri, elbette değişmez ve değiştirilemez. Ama fer'i konuları; zamana, mekena, şahıs, toplum ve şartların durumunu göre değişebilir.
Kaldı ki Kur'ân'ın işaret ettiği daha nice bilimsel ve fenni, maddi, manevi gizemler kim bilir daha ne zaman keşfedilecektir. İşte gerek bilimsel keşifler gerekse de insanlığın ihatyacatında oluşan yenilikler, daha nice ciltler dolusu tefsir ve te'viller gerektirecektir. Ömrü yetenler, "Mucize-tul Halide" yani ebedi mucize olan Kur'ân'ın daha nice mucizelerine şahit olacaklardır.
Kırk yıla yakındır ders halkalarımızda işlemeye devam ettiğimiz bu notlar, yılllar boyu, fotokopi veya el yazması şeklinde tedavülde olan derslerdir. Ancak "40 Hadis Dersler İbretler" ve "Nübüvvet Pınarından Damlalar" kitaplarımızdan ders yapan ve okuyan nice dostlar, uzun zamandır Amme Cüzü üzene yazılan bu notların da bir kitap olarak neşrini talep ediyorlardı. Ancak şart ve meşgaleler, bugüne kadar hep erteletti. Corona salgını insanlığı eve mahkûm edince, arşivdeki değişik notların yanında bu çalışmaya da ayıracak zamanımız oldu. Derler ya "nice şerlerde, nice hayırlar gizlidir."
Mezkûr kitaplarda önemle vurguladığımız bir konuyu burada da tekrar edelim. Kur'ân ve Sünnet'ten dersler yaparken, bir "kadı" değil, "devetçi" olduğumuzu asla unutmayalım. Yani ayet ve hadislerden alabildiğine geniş bir ufukla ders ve ibretler çıkarıp değerlendirelim. Bu dersler, sosyal, siyasal, kültürel, okonomik, jeolojik, zoolojik hatta astronomik dersler de olabilir…