Bu çalışmada geçmişte her biri Bektâşîler, Erdebil Sûfiyân Süreği Tâlibleri (Kızılbaşlar), Ağu İçenler, Baba Mansurlular, Dede Garkınlılar, Kureyşanlılar gibi mensup olduğu ocakla anılan, günümüzde ise daha çok Alevî nitelemesi ile isimlendirilen, dînî ve sosyal hayatlarını tasavvuf ve tarikat hayatı kalıplarında şekillendiren ocak/topluluk ve gruplar ele alınmıştır. Alevî geleneğe mensup ocakların her biri farklı silsileler ve tasavvufî ekol mensubiyetine sahiptir. Bu farklılıkların yanı sıra şehirleşmeyle ortaya çıkan yeni gruplaşmalar, Alevî gelenek mensupları arasında geleneğe rengini veren ana unsurlarda dahi bazı farklılıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Nitekim 'Hakk, Muhammed, Ali' kabulü, dört kapı kırk makam anlayışları, yürütülen âdâb ve erkân, söz konusu âdâb ve erkâna dair eserler, cemler, semahlar, cemlerde ve semahlarda okunan deyiş ve nefesler, musâhiblik gibi toplumsal kurumlar, bunların kavramsallaştırılması ve uygulaması gibi gelenek mensupları arasında hemen hemen bütün alanlarda görülen farklılıklar, farklı ocak, silsile ve tasavvufî gelenek mensubiyetinin ve şehirli yeni oluşumların açık bir sonucudur. Bu durum, kabul edilen bir hakikatin tezahürünün devam ettiğini göstermektedir. Zira geleneğe göre "Yol bir, sürek bin birdir."