1071 yılının 26 Ağustos Cuma günü seher vakti ezan sesi yankılanıyordu Malazgirt semalarında. Dua kuşlarının kanatları amin sadelarıyla yükseliyordu. Yüreklerde heyecan, gazanın coşkusu ve şehadet özemi…
Otağının önünde bembeyaz elbisesiyle Alparslan göründü. Gülümsüyordu. Sevdiğine kavuşmanın ön hazırlıkları tamamlanmıştı. Kefen niyetine giyinmişti elbisesini.
Onu görenlerin gözleri ışıldıyordu.
Afşin Bey, Emir Tuğtekin, Emir Aytekin, Savtiğin, Sungurca, Süleyman Şah, Mansur, Porsuk, Tarangoğlu, Sunduk Alp, Artuk Bey, Saltuk Alp…
Yiğit beyler savaşa hazırdılar. Kılıçlar, gürzler, baltalar, mızraklar, mancınıklar hepsi tamamdı. Gün doğduktan sonra kuşluk namazını kılanlar, fetih suresini okuyanlar, kılıçlarını bileyenler…
26 Ağustos 1071
Bayram sabahıydı. İki bayramdı hem de… birisi günlerin efendisi olduğu için, diğeri de erlerin, yiğitlerin arzuladığı cennetin eşiğinde olunduğu içindi.