Başta Sümer tabletleri olmak üzere eski kaynakların çoğunda; "Büyük tufan" olarak bilinen ve Nuh peygamber döneminde meydana gelen küresel veya bölgesel felaketten bahsedilir. Nuh tufanını günümüze aktaran yazılı kaynaklardan biri de "Taberi Tarihi"dir. Günümüze ulaşmayan birçok eski belge ve kitabı inceledikten sonra MS 915'de "Milletler ve Hükümdarlar Tarihi" adlı eserini tamamlayan İranlı tarihçi Taberi, Türkler hakkında ilk el bilgileri günümüze ulaştırır. Taberi'den ve diğer kaynaklardan öğrendiğimize göre: "Türk, Nuh peygamberin torunlarından birinin adıdır. Nuh'un gemisi Cudi'de karaya oturduktan sonra bu bölgede çoğalarak dünyaya yayılırlar." Anlaşıldığı kadarıyla Cizre ve çevresinde yaşayan Nuhoğlu Yafesoğlu Türk'ün evlatlarının bir bölümü daha güneye ilerleyerek "Sümer" medeniyetini kurarlar. Sümerce ve Türkçede eşleşen 300 civarında kelime, bu tezi doğrulamaktadır. Dört bin yıl önce Suriye'de yazılan Mari tabletlerinde adlarından 22 defa bahsedilen "Turukku" milletinin, Van-Hakkari ve Zağroslarda yaşadıkları anlaşılıyor. Üç bin yıl önce yazılan Asur tabletinde ise ilk Türk boylarından olan Kumanların ana yurdunun Cizre-Musul-Sincar tarafları olduğu gözler önüne seriliyor. Kumanların bir bölümü buradan Balkanlara ve Karadeniz kuzeyine gidecektir. Kalanlar ise; "Kurmanc" adıyla farklı bir etnik grup olarak bölgede varlığını devam ettirecektir. Turukkuların da bir bölümü boylara ayrılarak Kafkaslara, İran'a ve Asya içlerine göç eder. Asya içlerinde medeniyetler kuran Türklerin Oğuz boyları asırlar sonra ilk yurtlarına, Anadolu'nun doğusuna gelir. Anadolu'nun doğusu, bin beş yüz yılı aşkın devam eden Pers işgalleri ve devamında Makedonyalı İskender'le Romalı istilası, sonrasında Sasani-Doğu Roma savaşlarıyla, nihayetinde Müslüman Araplarla Bizans arasındaki mücadeleler sonucunda harap hale gelmiştir. Sadece kale surları içinde hayat devam etmektedir. Bu kitap; Oğuzların, devlet kurmada usta olan Türkmenlerin, büyük kitleler halinde gelerek harap ve ıssız haldeki Anadolu'nun doğusunda yaşamı yeniden canlandırdıklarını, köy, kasaba ve şehirler kurduklarını, kervansaraylar yaptırarak ticaret yollarını koruduklarını, medreseler inşa ederek eğitim seviyesini yükselttiklerini, bilime ve kültüre büyük katkıda bulunduklarını, her biri eşsiz maddi kültür varlıkları meydana getirdiklerini ve kendi aralarında bitmek bilmeyen mücadelelerini, belgelere dayanarak okuyucuya aktarmaktadır.