Gülenay Pınarbaşı, bu eserinde bu toprakların manevî mayasında harcı olan Ermiş Kadınların kadim kültürden gelen hikâyesine eğiliyor, sosyolojik bir kültürel belge niteliği de taşıyan eser, Anadolu kadınının tarihsel süreç içinde şekillenen "metafizik yürüyüşü"ne okuru tanık kılıyor.
Kimi zaman yolda kalmışlara, zorda olanlara yetişen Hızır Kadın, kimi zaman geleneğin muhafızı ders veren bir dervişe, olağanüstü hâller gösteren bir uyarıcı, Aşk'ın od'unda yanmış bir kavuşamayan, kimi zaman da dünya zevklerinden el etek çekmiş ve fukaraya kendini adamış bereketin, doğumun, gövermenin timsali feragat ustası bir pîr-i fani. Anadolu kadınları.
Söz'ün popüler kültür ve sosyal medya aracılığıyla vulgarize olduğu ve yavanlaştığı post-kültürel bir çağda Gülenay Pınarbaşı'nın, titiz bir sosyal bilimci olarak geleneğin söz ambarından ve manevî deposundan, günümüz insanının hız ve haz atmosferinde elimine olan ve türlü modern sorunlar ve açmazlarla boğuşan yalınkat dünyasına ve göz erimine, tasavvufun yerli epik evreninden kült kahramanlar sunarak her birimize yol işaretleri, işaret fenerleri ve ışıklı bir aydınlık getiren Anadolu'nun Ermiş Kadınları eseri, "Anadolu kadını kahramanını arıyor" cümlesinin de somut bir verimi, üzerinde çalışılmış sağlam bir kanıtıdır.