İnsan toplulukları, nerede ve ne zaman yaşamış olursa olsun her zaman manevi bir güce dayanma ihtiyacı duymuşlardır. İnsanoğlu bu manevi güce inanmayı doğayla mücadele etmeye başladığı ilk günden başlayarak günümüzün modern toplumuna kadar geçen sürede değişik inançlara ve varlıklara inanarak başarmıştır. Aynı doğa parçasını paylaşasan insanların birbirleriyle olumlu ilişkiler kurabilmesi için birbirlerini daha iyi tanımaları ve anlamaları gerekmektedir.
Çok farklı inanç ve etnik kimliği bünyesinde barındıran ülkemizde, Arap Aleviler (Nusayriler) inançsal farklılıkları nedeniyle farklı anlaşılmış ve çeşitli ön yargılarla karşılaşmışlardır. Bu kadar farklı etnik ve inançsal kimliği bir arada tutan Anadolu coğrafyası zenginlikleriyle araştırmalar için geniş bir kültür laboratuvarı oluşturmaktadır. Ancak bir arada yaşayan inançlar ve mezhepler dönem dönem karşı karşıya getirilmiş ve toplumsal ilişkiler açısından sorunlar yaşanmıştır. Bir arada yaşamayı gerekli kılan çok kültürlülük dönem dönem suç unsuru olarak görülmüştür.
Oysa ki çok kültürlülük ancak laik ve demoktarik yaşam bilinciyle oluşacaktır. Ülkemizin daha barışçıl ve daha özgür bir ortamda yaşaması farklı dinsel inanç ve etnik kimliklere sahip kitlelerin birbirlerini anlamaları ve kendilerini daha iyi ifade etmeleriyle mümkün olacaktır.
Geçmişten günümüze kadar tek tip insan ve tek tip kültüre doğru yönlendirme yapılması giderek bu zenginliklerin kaybolmasına neden olmaktadır. Gelecek kuşakların kültürel açıdan daha kısır bir ortamda yaşayacakları mutlaktır. Yaygın ve köklü bir inanç sistemine sahip olan Arap Aleviliği yıllardan beri sosyal bilimcilerin dikkatini çekmiş ancak alan araştırmasına dayanan bilimsel çalışmalar son yıllarda yapılmaya başlanmıştır.
Konuyla ilgili yapılan yerli ve yabancı yayımların büyük bir kısmı yetersiz olmasının yanında önyargılarla yazılmış yayınlardır. Bunun nedeni kısmen gizlilik ve kapalı cemaat yaşamı sürdüren Arap Alevi halkının kendilerini ifade etmekte zorluk çekmesi olurken bir kısmı da gerçekçi ve gerekli araştırmaya dayanmayan, gerçekleri saptıran çalışmalardır.
Her insan ve topluluk gibi Arap Alevileri de sosyal, dini, iktisadi, kültürel, geleneksel, sanatsal vb. bütün yönleriyle bir birlik, bütünlük ve doğal bir kimlik olarak düşünmek gerekir.