İsterim ki, benden sonra çocuklarım, torunlarım, başımdan geçen olayları bilsinler, babalarının, dedelerinin, yaşamında ne gibi zorluklarla karşılaştığını veya başlarından hangi mutlu olayların geçtiğini öğrensinler. Bunları, belki merak ederler diye yazmak istiyorum. Bir de teknolojinin bu denli ilerlediği, okumanın yazmanın, öğrenmenin böyle kolaylaştığı bir devirde bu yeniliklerden yararlanmamak olmazdı. Şunu da eklemek isterim, (Verba a volare, scripto reliquias) yani, "Söz uçar, yazı kalır". Hep düşünürüm, örneğin İngiltere'de bir aile dedesinin dedelerini biliyor, bizde iki kuşaktan ötesini bilen çok az. Belleksiz bir toplum olmamak için anılarımızı yazmak gerek.
Ben biraz büyüdükten sonra Kuleli Askerî Lisesi'ne yazıldım, yani evden, aileden uzaklaştım. Daha sonra Harp Okulu, subaylık, Anadolu'da Trakya'da, Avrupa'da Amerika'da görevli dolaşmalar oldu, büyüklerimden tam koptum. Yıllar, yıllar geçti, emekli oldum, yaşlandığım için, belleğim yerindeyken ve belleksiz bir toplum olmamamız için, anılarımı yazmak istedim. Yazar Andre Gide demiş ki:
"Anı yazmak ölümün elinden bir şeyler kurtarmaktır."