Dil, insanların kültürel ve toplumsal yapısını yansıtan; aynı zamanda yaşatan önemli bir ögedir. Geçmişten günümüze ortaya konan dile yönelik bilimsel çalışmalar, insanların daha önceki dilsel deneyimlerini açıkça gösterebilmektedir. Türk toplumlarının yaşadığı dile yönelik gelişmeleri geleceğe kazandırmanın yolu, geçmişte yapılan dil bilimsel çalışmaları incelemekten geçmektedir.
İnsanların dünyadaki her bir nesneyi, hareketi adlandırma amacı ve bunları bir sisteme bağlaması, anlaşılması zor bir durum olup bizlere olağanüstü bir yetinin ortaya çıkışını göstermektedir. İşte bu yetiyi anlamlı hale getirmeye çalışan bilim dalı anlam bilimidir. Anlam bilimi araştırmaları, yakın bir tarihe dayanmakta olup bir milletin düşünce sistemini, dilinin anlamsal, kavramsal yapısını; sosyolojik, kültürel ve toplumsal bakış açılarıyla ortaya koyabilmektedir. Türk dilinde yer alan anlam bilimine yönelik çalışmalar, Türkçenin sahip olduğu söz varlığını ve anlam haritasını ortaya çıkarması bakımından önemlidir.
Türk dilinin toplumsal örgüsünü ve kültürel izlerini görebileceğimiz en önemli kaynaklar geçmişte yazılmış sözlüklerdir. Sözlükler, dillerin anlamsal hafızalarını yansıtan ve tarihsel önem taşıyan önemli yazılı kaynaklardır. Çalışmanın temelini oluşturan Tarama Sözlüğü ve Kamûs-ı Türkîsözlükleri, Türk dilinin söz varlığını gösterebilen önemli kaynaklardandır.