Badem en çok cumartesi günlerini severdi.
Çünkü o günleri tamamen anneannesiyle birlikte "hazine odası" adını verdiği tavan arasında geçirirdi. Badem, anneannesine ait eski eşyalarla dolu bu odada, onun tatlı sesinden anılarını dinlemeye bayılırdı.
Bir gün açtığı bir kutunun içinde kırmızı, parlak bir saat dikkatini çekti. O saatin anneannesinin çocukluğundan kaldığını öğrenince ise büyük şaşkınlık yaşadı. Nasıl yani, anneanneler de mi bir zamanlar çocuktu? Acaba eskiden çocuk olmak nasıl bir şeydi?
Sevilen yazarımız Dicle Keskinoğlu'nun yazdığı, Şebnem Aydın'ın şahane çizimleriyle hayat verdiği Badem ve anneannesinin bu tatlı hikâyesi, farklı nesillerde çocuk olmuş kalpleri birbirine yakınlaştıracak…