Hayat, yanlış anlamalardan müteşekkil olmasaydı yaşanmazdı sanırım. Bir şeyi tam anlamanın mümkün olmadığı yerdir dünya. Siyahın beyaz, beyazın mavi olduğunu anladığımızda iş işten geçmiştir, diyoruz. Oysa iş işten hiçbir zaman geçmez. O an yarım yamalak anladığımızdan ötesi yoktur. Boşlukları zanla doldururuz. Ve hayat hayallerle, kuruntularla, zanlarla hayat adını alır.
Bir ömür, yanlış anlaşılmalardan doğmuş bir çocuktur. Hiç büyümez. İnsan büyüdükçe üzerine küçük gelen bu elbiseden pek kurtulmak da istemez. Zira yanlış anlamayla yaşamak, anladıklarını olduğu gibi korumak alışkanlığa dönüşür.