Gerçekliğe ulaşma çabasında kendi yolunu çizen iki bağımsız alan... Buluştukları ortak nokta ise insan... Onları, birbirinden ayrı düşünülmesi imkânsız iki unsur kılan... Antik Çağ'ın felsefesini ve sanatını da böylesi düşünsel bir bütünün parçaları olarak görmeyi zorunlu kılan...
"Antik Dönemde Felsefe ve Sanat" başlığını taşıyan bu çalışma, insan ortak paydasında buluşan felsefe ve sanatın, Eski Yunan'daki serüvenini anlatıyor... Yazar, dönemin yalnız felsefe ve sanatını incelemekle kalmıyor. Çağın kültürünü de bir bütün olarak irdeliyor ve Eski Yunan Uygarlığı'na şekil veren etmenleri sıralıyor. Bunlar arasında, Yunanlı'nın aidiyet duygusu, Homeros, sanat ve düşüncede hümanizm ve idealizm ile toplumun kahramanlık ülküsü yer alıyor. Ancak bundan sonradır ki Batı Anadolu'da doğa filozoflarıyla başlayan felsefe hareketi, Sokrates, Platon, Aristoteles ve Helenistik Çağ düşünürleri tarafından sanatın göz ardı edilemez etkisiyle geliştiriliyor... Öte yandan Orta Çağ'da İslam âlimlerinin çevirileriyle Batı'ya aktarılan bu miras, Rönesans'la birlikte yeniden doğuyor... Serüven yeniden başlıyor.