Yaşamımızı kolaylaştıran, birçok sorunla başa çıkma imkânı sunan, yaşam kalitemizi artıran teknolojik başarılar yeni kaygıları da beraberinde getiriyor, çeşitli kavramsal ve olgusal değişikliklere sebep oluyor, ahlâkî sorumlulukları, toplumsal ilişkileri dönüştürüyor.
Yeni teknolojik gelişmeler, mümkün kıldığı eylem alanı ile değerlere ilişkin hazırlıksız olduğumuz yeni sonuçlar ortaya çıkarıyor, yeni soru ve sorunlarla bizleri karşı karşıya getiriyor. "Nasıl insanlar olmalıyız?" sorusu, insanlığın gücünü, tesirini artıran teknolojilerle birlikte "ne tür bir insanlık ortaya koymak, ne tür bir gezegende yaşamak istiyoruz?" gibi sorularla da ilişkili hale geliyor. Yeni teknolojilerin vaatleri ve onları kullanıp kullanmamak bireysel tercihler olmanın ötesinde anlamlar taşımaya başlıyor. Bu durum ise hızla ilerleyen yeni teknolojilerle ahlâkî açıdan baş edebilmede yeterli bir donanıma sahip olma ve söz konusu hususlara ilişkin değerlendirmelerimizi artırma sorumluluğunu bizlere yüklüyor. Bu sorumluluğu yerine getirirken, teknolojinin değerlerimizle ilişkisini anlamada felsefî düşüncenin ortaya koyduğu değerlendirmelerin, bizlere ufuk sağlayacağı aşikârdır. Zira bu meselelerle karşılaşarak teknolojik dünyaya söyleyecek sözümüzün ne olduğunu, teknolojik dünyaya uygun erdemleri nasıl geliştireceğimizi gündeme taşıyabiliriz.
Tuba Nur Umut'un Antik Tekhnê'den Modern Teknolojiye Teknoloji ve Değerler başlıklı çalışması, söz konusu sorulara cevap arayışında ve teknoloji ile değerler arasındaki karmaşık ilişkilerin resmini çizmeyi hedeflemektedir.