Antropogonia ötekileştirme ve yabancılaşmaya karşı uzlaşım kültürünün temelleneceği bir "karşıtların birliği" felsefesidir. "Antropogonia" veya "insanın oluşumu" felsefesi insanın kendi kaderini ele geçirme farklılığına dayanarak bireylerin, kurumların ve uygarlığın üzerine kurulacağı yeni ve saf bir teorik Cogito zemini vermektedir. Böylesi saf bir zemin, başarıldıkça, her çağa-kültüre teorik bir Kartezyen başlangıç noktası sunar ki, buradaki "Meditasyonlar" da içlerinde hem matematiksel hem de tarihsel bir "olanak" gizlemektedir.
Bir zekanın nihai ereği kendini yeniden üretebilecek bir özerkliğe kavuşmaktır. Bu doğrultuda, kitap teknik olarak, doğal insan zekâsının matematiksel bir modelini çıkartmayı ve hızlandırılmış doğal evrim sürecinde bir yapay zeka gibi nasıl şekil aldığını ve ne tür şekiller ürettiğini izlemeyi hedeflemiştir. Zeka kendi içinde kendini tanımlayacak kadar evrimleşmekle bir daha kendini tanımlayamayacağı sayısız paradoksal girdaplara mahkûm olmuş, kendini aşmış ve yabancılaştığı bir sonsuzluğa savrulmuştur. İnsan zekâsı "varoluş paradoksu" nedeniyle matematiksel bir küme gibi, Gödelyen bir "eksiklik" gösterir. Zekânın mantıksal sınırlarında düşünmenin bozulup girdaplara girdiği bir ufuk çizgisi vardır ve insan kültürlenerek bu sınırı aşan illüzyonların bir ürünüdür.
Beynin ve zekânın doğal evrimi kültürel illüzyonlarda da matematiksel bir iz bırakmıştır. Bu sayede zekanın kültürel evrimi ve gelecekteki kaderi de matematiksel bir biçim ve formül içinde gözlenebilir ve biçimlerde donmadan akacak, sonsuzluğa açık, tedbirli fakat olmayan bir yol izlenebilir. Aporiaların, paradoksların içinden geçecek "Yol"un sanatsal, yaratıcı "Teknik"i ancak paradoksal bir "Eylemsizlik" olabilir.