Edebiyat tarihimizde, ilk gerçekçi romanımız olarak kabul edilmesiyle bir kilometre taşı teşkil eden bu eseri Recaizade Mahmut Ekrem, 1889'da yazmış; 1896'da ise "Servetifünun" dergisinde tefrika ettirmiştir.
Yazar, roman kahramanı Bihruz Bey'in şahsında Batılılaşmanın özünü bırakıp yalnızca kabuğunu taklit eden kimseleri alaylı bir dille anlatır. Kahramanın alafranga görünme sevdası içinde düştüğü durumlar bir aşk hikâyesiyle beraber verilirken okuyucuyu sıkça gülümsetse de dönemin hazin durumunu da gözler önüne serer nitekim Recaizade Mahmut Ekrem de kendi romanı için şunları söylemiştir:
İnsanlıkla ilgili olarak her gün etrafımızda geçen ibret verici olaylara ve ortaya çıkan durumlara şiir ve felsefe açısından bakılırsa hepsi de az çok hazin görünür. Bunlardan birtakımının gözyaşıyla, diğer bir kısmının da şaşkınlık ve gülümsemeyle karşılanmasındaki fark, olayların asıl mahiyetindeki fecaatten değil, tarafımızdan değerlendirilmeleri bakımındandır.
Konusu gerçek hayattan veya gerçeklere mümkün mertebe uygun olarak hayalden alınarak yazılan hikâye ve romanlar ise insanlarla ilgili olayları ve durumları sadakatle aksettiren birer ibret aynasıdır.
Bu düşünceye göre, "Muhsin Bey" hikâyesi, okuyanlar tarafından ağlanacak şeylerden görülmüş olduğu hâlde, bu "Araba Sevdası" bilakis gülünecek hâllerden sayılsa gerektir. Fakat dikkat edilirse bu ötekinden elbette daha ziyade hazin ve elbette daha çok elem vericidir.