Milletlerin ve ülkelerin tarihlerinde akıl almaz ârızalar vardır.
Sonunayaklaştığımız şu 20'nci asırda bizim de başımıza böyle tarihî kazalar gelmiştir. Bunlardan biri, bin yıldan beri kullandığımız yazının yasaklanıp değiştirilmesi ve yerine Latin yazısının kabul edilmesidir. Bugün bu inkılâp herkese tabiî geliyor ve bu değişim bir oldu bitti olarak kabul ediliyor. Peki, bunun getirdikleri ve götürdükleri nelerdir; bilançosu menfi mi, müsbet mi olmuştur? Orasını pek düşünen yok?
Japonya, çok çetrefil ve zor olan ideografik yazısını değiştirmediği halde nasıl bu kadar terakki etmiştir? Çin, Taywan, Kore gibi Asya milletleri kendi çok zor yazılarıyla nasıl kalkınıp güçlendiler? Azıcık nüfusuyla dünyaya meydan okuyan İsrail niçin bizim gibi Latin harflerini kabul etmeyip kendi millî-tarihî İbranî yazısında ısrar etti? Rus dünyası, komşumuz Elenler, Sırplar, nükleer silâh yapmayı bile başaran Hindistan niçin kendi millî yazılarından vaz geçmiyor?
Acaba yazının kolaylığı bir güç unsuru mudur, yoksa zihnî ve kültürel tembelliğe yol açan bir gerilik unsuru mudur?
Yazı inkılâbından bu yana yetmiş yıla yakın bir zaman geçti, biz hâlâ bin yıllık kültür vasıtamız olan o alfabe üzerindeki mânâsız ve anti-demokratik yasağı kaldırmadık.
Latin harfleri inkılâbı ve ona paralel olarak gerçekleştirilen dilde sadeleşme devrimi bizi ilim, irfan, kültür, araştırma, edebiyat, sanat bakımından ilerletti mi, geriletti mi? Yazı değişikliği bizi çağdaş uygarlık düzeyine mi fırlattı, yoksa bir anti-kültür çukuruna mı yuvarladı?
Bu önsözde bunları tartışacak değilim. Yazı inkılâbından önce çıkmış önemli bir kitabı, Arabi harfli orijinal metni ve Latin harflerine çevrilmiş şekliyle sizlere aynen sunmakla yetiniyorum. Yazar, Türkiye Musevîlerinden Profesör Avram Galanti'dir. Nostradamus için kâhin diyorlar. Profesör Galanti, yazı ve lisan konusunda bugün doğruluğu yüzde yüz meydana çıkmış acı kehânetlerde bulunmuştur. Bu zat, ucuz ve kolay bir karalama ile kendisine "gericilik" yaftası vurulacak Müslüman bir kimse değil, bütün ömrünü ilmî araştırmalara harcamış objektif bakışlı Musevî bir ilim ve araştırma adamıdır. Üstelik, ülkesini ve içinde yaşadığı toplumu sevmekte ve onların menfaatlerini korumaktadır. İbret alıp da hatalı görüşlerinden dönecekleri şimdiden tebrik ederim.
Mehmed Şevket Eygi