"Bir çobana rastladı sonra, selam verdi. Selamını aldı çoban. Bir yabancıya verecek biraz zamanın var mıdır dedi, elbette dedi çoban.
- Bende en fazla olan şeyi istedin, ne güzel. Korkum bende olmayanı istemendi. Zaman bir tek çobanlarda vardı. Diğerleri hepsini geçmişe ve geleceğe kaptırmışlardı çünkü. Çobanlığını yaptığın kral kimdir dedi; babasını işaret etti cevap, tahmin ettiği üzere. Bilirim dedi söz güzeli, buralardan uzaklaşmak istersin ve bu senin en çok istediğindir hem de. Bende isteğine cevap olacak bir teklif var: sana boynumdaki ve kolumdaki ve parmaklarımdaki tüm altınlarımı versem ne dersin? Çoban ümitsiz bir bakışla yetindi, ancak devam etti söz güzeli:
- Karşılığında sadece elbiselerini istiyorum. Bir değiş tokuş yani. Bu ikimizin de hayallerine giriş kapısı olacak.