Kaygı yarın ve esaret de dün demek; her ikisi de ölerek kavuştular hürriyete nihayet. Lakin yarım kaldı sevda, yarım kaldı aşk; dünyada her ne varsa, yarım kalmaktan yaratılmıştır. Tamamlanan sadece, bazen kısa ve bazen de uzun, zıtlar arasındaki ince çizgidir.
Eşini elim bir hastalıktan kaybeden, dostlarını arayıp sormayan, depresif, yalnız ve yorgun bir kitap çevirmeni olan Kenan'ın eline eski bir kitap geçer: Râzabad'a Yolculuk. Pehlevi alfabesiyle yazılmış fakat hangi dilde olduğu tam anlaşılmayan bu gizemli kitabı çözmeye karar veren Kenan'ın hayatı bir daha eskisi gibi olmayacaktır...
Hiçbir yere ait olmadığını düşünen Kenan kitabı anlamaya, çözmeye çalışırken kitap Kenan'a hükmetmeye başlar. Artık istese de geri dönemeyeceği bir bilmecenin peşine düşmüş, uzun ve meşakkatli bir yolculuğa çıkmıştır... Kitabı çözmeye çalışırken kendi varlığının eserdeki yansımalarını görür. Başına gelen olaylarla hasret ile vuslat, karanlık ile aydınlık, varlık ile yokluk, ölüm ile yaşam, geçmiş ile gelecek, zalim ile mazlum ve zahir ile batın arasındaki zıtlıkları çözmeye çalışır.
Cihan Çetinkaya, Arafta Yedi Gece'de insanın iç dünyasını ve varlığın temelindeki zıtlıkların birliğine uzanan keşif yolculuğunu eşsiz bir kurgu ve şiirsel üslubuyla taçlandırıyor.