Osmanlı topraklarında yaşamış yabancı gözlemciler ve sağduyuyu kaybetmeyen tarihçiler, Osmanlı toplum düzeninden övgüyle bahsederler. 18. Yüzyılın sonlarında Osmanlı topraklarında 25 yıl yaşayan d'Ohsson söyle diyor: "Osmanlılar Kuran'da ifade edilen doğruluk, ahlak ve namus prensiplerine çok bağlıdırlar. Aralarındaki bütün sosyal münasebet ve düzen, iyi niyet ve şefkate dayanır. Başka ülkelerde olduğu gibi aralarında yazılı antlaşma yapmaya lüzum görmezler. İyi niyet ve söz her şeyi halleder. Osmanlılar, verdikleri sözün esiridirler. Bu tutumları yalnız dindaşlarına karşı değildir. Hangi dinden olursa olsun yabancılara karşı da böyle hareket ederler. Sözlerini tutma hususunda onlara göre Müslim ve gayri Müslim olmanın hiçbir farkı yoktur." Bu özellikteki insanların örnek davranışlarıyla Anadolu'muzun birçok köyünde ve kentinde bu gün hala, Hacı Çetinkaya örneğinde olduğu gibi yaşadıklarını görmekteyiz.