Arayış
Yalnızca çocuklar veremez "bir savaşın neden yapıldığının" yanıtını. Ve yalnızca, elinde silah olanları vurmaz savaşlar. Siviller, kadınlar ve her yaştan çocuklar da en az silah tutanlar kadar namlunun ucunda ve acı dolu bir hayatın eşiğindedirler. Filistinli Muhammed, Basralı Ömer, Hiroşimalı Yoko Moriwaki ve unutulmuş kıta Afrika'nın adsız çocukları; savaşların vurduğu, savaşın en acımasız yıkımlarını yaşayan çocuklardan birkaçıdır sadece. Ve onların hayat hikâyeleri, savaşların iç yüzünü ortaya koyan en canlı -veya cansız- örneklerdir. Jan'ın hikâyesi de buna benzer bir hikâyedir: Savaş yıllarıydı... Nazi dehşeti tüm vahşetiyle sivil erkeklerin, kadınların ve çocukların üzerine çullanıyordu... Tüm bunların ortasında, Jan hâlâ oyun çağında olan bir çocuktu. O gün evden kaçmaya karar vermiş; fakat gidebildiği son nokta, daha önce kardeşlerinden saklanmak için sığındığı Horak Çiftliği olmuştu. Ne de olsa bir çocuktu ve daha uzak diyarlara gitmek onun için tehlikeliydi. Ancak uyuyakaldığı bu çiftlikte ertesi gün uyandığı andan itibaren, evden kaçarken aklına bile getirmediği şeyler yaşayacaktı: Her an ağlamaya hazır olan bu çocuk, farklı ülkeler arasında yolculuk yapacak, "daha iyi bir gelecek için savaşanlar"a katılacak, fiilî militanlık yapacak ve hiç tanımadığı bir ailenin kızını kaçırmaya teşebbüs edecekti. Tüm bu olaylar silsilesinde ise savaşın bütün acımasızlığına -esir alınan, ailelerinden koparılan, "Almanca düşünme"ye zorlanan, zorla çalıştırılan çocuklar, öldürülen siviller, öldürmeye zorlanan askerler, parçalanan aileler- şahit olacaktı. Arayış, savaşın tüm ağırlığı ve acımasızlığıyla bir çocuğun üzerine yüklenmesinin hikâyesidir. En çok çocukları vurur savaşlar...
Devamını Oku