Soğuk Savaş Dönemi'nde Arnavutluk'un lideri olan Enver Hoca yalnız Balkanlar'da değil tüm dünyada farklı yönleriyle gündeme gelmiştir. İktidara geldikten sonra 40 yıl süreyle aralıksız olarak Arnavutluk'ta diktatörlük konumunu korumuştur.
Yapılan incelemede Arnavut halkının bir kısmı, onu hâlâ Arnavutların ulusal lideri İskender Bey'den sonra büyük bir kişi olarak görmekte iken diğer bir kısmı ise onu bir vatan haini ve Arnavutluk'un modernleşme yolunda en büyük engeli olduğuna inandığı görülmüştür. Ayrıca onun Arnavutluk'u bir "kapalı kutu" hâline nasıl getirdiği de bu incelemede ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.
Enver Hoca, Sovyet lideri Josef Stalin'i bir ilah ve Marksist-Leninist İdeolojisini de bir yaşam tarzı olarak görmüş ve uygulamalarında Stalin'den daha fazla Stalinci olmuştur. Türkiye'de "Enverciler" diye isimlendirilen komünist grup, aynı ideoloji ve yaşam tarzını örnek almıştır.
Çalışmamızın ilk iki bölümünde, Enver Hoca'nın İkinci Dünya Savaşı'nda ülkesine bağımsızlığı nasıl kazandırdığı, kısa zamanda iktidara gelişi ve Arnavutluk İşçi Partisi'nin oluşturulması konuları göz önüne alınmıştır. Daha sonraki iki bölümde ise Enver Hoca'nın iktidarda kalmak için muhaliflere karşı uyguladığı etkisizleştirme siyaseti ve diktatörlük yönleri ile Komünist ülkeleri, Batılı ülkeler ve Türkiye ile olan ilişkileri farklı yönleri ile detaylı olarak ele alınmıştır.
Türkiye-Arnavutluk ilişkileri, Enver Hoca Dönemi'nde genel olarak alt seviyede sürdürülmüştür. Bunda Türkiye'nin takip ettiği parlamenter demokratik yönetim şekli ile Arnavutluk'un takip ettiği Marksist-Leninist yönetim şekli etken olmuştur. Bugün Arnavutluk'u yönetenler ya Enver Hoca Dönemi'ni yaşayanlar ya da onların çocuklarıdır. Dolayısıyla günümüzde Türkiye'nin Balkan politikasını belirlerken Arnavutluk'un bu döneminin bilinmesi, iki ülke arasında geliştirilecek ilişkiler için vazgeçilmez ihtiyaçtır.
Tarihî, kültürel ve akrabalık bağlarıyla birbirine bağlı olan bu iki dost ulus, Balkan barışı için vazgeçilmez iki devlettir ve öyle de kalmalıdır.