Tüm sanat dallarından beslenerek çok güçlü bir sanat dalı olan, aynı zamanda da kültür endüstrisinin etkili bir unsuru olarak büyük önem taşıyan ve geniş kitleleri etkileyen bir dili olan sinema, toplumsal cinsiyet sınırlarını aşmayı sağlayabilecek en güçlü silahlardan birisidir.
Majör sinema, her ne kadar iktidarın yeniden üretildiği önemli bir alan olarak da karşımıza çıksa, içinde yaşamak durumunda olduğumuz egemen heteroseksist kapitalist sistemin sorgulanmasına olanak sağlayarak söylemsel bir dönüşüme neden olan bir sinemadan da bahsetmek mümkündür. Oldukça etkili bir araç olan sinemanın, sistematik bir şekilde analiz edildiğinde ortaya çıkan sonuçlarının yeni söylemler ve yaşam alanları açmasına katkıda bulunması bakımından da önem taşıdığına inanara bu çalışmada arzunun iktidar ile olan ilişkisini göz önünde bulundurarak, Ferzan Özpetek sinemasının analizi üzerinden
egemen heteroseksist kapitalist sistemde yaratılan kırılmayı resmetmeye çalıştım.
Öncelikle arzu kavramının felsefe ve psikolojideki kavramsal karşılıkları üzerine geniş bir literatür taraması yaparak, bu kavramsal karşılıkları detaylı olarak açıkladım. Daha sonra arzunun iktidar ile olan ilişkisini kurarak, bu çalışmada, içinde yaşadığımız evrende arzunun heteroseksist kapitalist sistemin eğemenliğinde şekillenerek baskılandığını ve Ferzan Özpetek'in arzuyu, filmlerinde bu egemen sistemde bir kırılma yaratacak şekilde resmettiğini ve bu temsiliyetin bu sistemden bir çıkış sağlama katkıda bulunduğunu varsaydım. Eleştirel söylem analizinin yaklaşımlarından biri olan, Norman Fairclough'un tartışmaları ve açıklamaları doğrultusunda geliştirdiği diyalektik ilişkisel yaklaşımdan yola çıkarak, eleştirel söylem analizinin de uygun gördüğü bir şekilde sinemaya adapte ederek analiz sırasında da geliştirdiğim yöntemle, Özpetek'in şimdiye dek yönettiği Hamam, Harem Suare, Cahil Periler, Karşı Pencere, Kutsal Yürek, Bir Ömür Yetmez, Mükemmel Bir Gün, Serseri Mayınlar ve Şahane Misafir adlı filmlerindeki arzu evrenini diyalektik ilişkisel bir bakış açısıyla yorumbilgisel, psikanalitik eleştiri ve metinsel çözümleme yöntemlerinden yararlanarak, seçtiğim teorik kavramlar üzerinden hem içerik hem de biçim bakımından derinlemesine analiz ettim. Özpetek sinemasındaki arzu temsilinin anlatı ve mizansen unsurları üzerinden analizi sonucunda, Özpetek'in, "yeniden yapılandırmaya çalıştığı arzu evreni"nde şekillendirdiği yeni söylemin dönüştürücü olduğunu görerek, bu yeni söylemin egemen heteroseksist kapitalist düzende bir kırılma yaratarak bu düzeni bozmaya başladığı ve bu düzenin yerine inşa edilecek olan yeni arzu düzeninin kurulması için çıkış sağlanmasına katkıda bulunduğu sonucuna vardım.