"Şefler işçi sınıfına devrimdeki öncülüğünü teslim ettikleri konuşmalarında bile işçilerden biraz küçümsermiş gibi bahseder, onlara soğuk sandviç ve meyve sulu kumanya taşır gibi siyasi bilinç taşımaktan söz ederlerdi. Bugün baktığımda bana bir çeşit orta sınıf hayırseverliği gibi geliyor onların işçilere bu yaklaşma biçimi." Ahmet Tulgar, Arzunun Serbest Dolaşımı'nda bir araya gelen öykülerinde aşkları, ihanetleri, utangaç beğenileri, insanın kendine karşı duyduğu hayranlığı ve husumeti anlatıyor.
Bazen bir apartmanın tekdüzeliğinde, bazen kendine has bir neşeyle dolu dükkân önlerinde, bazen aile evlerinin her gün bir seremoni gibi tekrarlanan yaşama uğraşlarının içinde, bazen dünyayı güzelleştirme mücadelesinin ortasında, bazen de memleket gündeminin toza ve kire buladığı havanın tam ortasında kendini var eden bu öykülerin kahramanları ise yaşadıkları her şeye rağmen hayatın içerisinde yer almaktan hiç korkmuyorlar. Arzunun Serbest Dolaşımı, zamanla, mekânla ve hayatın koşulsuz kabul etmemiz gerekirmiş gibi bir kibirle sunduğu anlarla didişen öyküler...