Ozan-baksı geleneği ile şekillenen ozan sanatına bağlı zengin bir sözlü edebiyatı bulunan Oğuz Türkleri Müslüman olunca bu köklü sanattan beslenen yeni konulara yönelir. Sosyal ve kültürel hayatta görülen bu gelişmeler sonucu dini şiirler söyleyen/ yazan derviş şairler ile diğer konularda şiirler söyleyen ozanlar ortaya çıkar. Azerbaycan, Anadolu ve Rumeli sahalarındaki bu iki ayrı sanat geleneği, 16. yüzyılda birleşerek aşık edebiyatını oluşturur. Aşık edebiyatı temsilcileri birincil sözlü kültür çağında yalnızca sözlü kültürden beslenirken, matbaa ve teknolojiyle tanışılan ikincil sözlü kültür çağında da hem yazılı kültürle hem de sözlü kültürle iç içe olur.
Oğuz Türklerinin yaşadığı geniş bir coğrafyada bu edebiyatın temsilcilerine geçmişten günümüze kadar değişik adlar verildiği görülür. Türkiye'de, sözlü kültür geleneklerine bağlı olarak sanatını icra eden ozanlar, aşıklar, derviş şairler ile bu şairlerin yolunda gelenekli şiir yazan kişiler günümüzde genellikle halk şairi terimi altında toplanır.
Elinizdeki kitapta, aşık edebiyatının kökenleri, oluşumu ve gelişimi, yüzyıllara göre aşık edebiyatı, aşık edebiyatı gelenekleri ve temsilcileri üzerine yapılan çalışmalar, Yozgat ve yöresinde halk şairliği gelenekleri anlatılmakta; aşık edebiyatı nazım biçimleri ve nazım türleri, halk şairlerinin geçirdikleri aşamalar ve halk şairlerine özgü gelenekler incelenmektedir. Sözlü edebiyat kaynaklı nazım biçimlerinden mani, koşma, semai, destan ile yazılı edebiyat kaynaklı nazım biçimlerinden divani, semai, kalenderi, satranç, vezn-i aher, mesnevi hakkında bilgiler ve örnekler nazım biçimleri başlığı altında verilmektedir. Nazım şekillerine bağlı olarak oluşturulan güzelleme, taşlama, yiğitleme, ağıtlama, öğütleme, hikmetleme, aşıkname gibi nazım türleri de örneklerle açıklanmaktadır. Örneklerin Taşpınarlı halk şairlerinden seçilmesinde, Taşpınar'ın aşıklar yatağı olarak adlandırılmasının payı büyüktür. Ünü Türkiye sınırlarını aşanlarla birlikte ilk kez bu kitapta bilim dünyasına sunulan Taşpınarlı halk şairleri de bulunmaktadır. Bu sanatçıların özgeçmişleri ile şiirlerinden örneklere yer verilmesi de kitabın önemini arttırmaktadır.
Aşık edebiyatı ve aşıklık geleneklerinin ana çizgileriyle ele alındığı bu kitaptaki konular, yeni bir bakış açısıyla değerlendirilmeye çalışılmaktadır. Kitap, halk bilimi alanında uzmanlaşanlarla, üniversitelerin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencileri öncelikli olmak üzere, aşık edebiyatına ilgi duyan herkesin beklentilerine genel hatlarıyla karşılık vermeyi amaçlamaktadır. Akademik bir kaygı taşımakla birlikte, üniversite öğrencilerinin aşık edebiyatı derslerindeki gereksinimlerini karşılama düşüncesi de belirgindir.