Kökleri ozan-baksı geleneğine dayanan âşıklık geleneği 15 ve 16. yüzyıllar içerisinde Anadolu coğrafyasında klasik çizgisinde, kendisine yer edinmeye başlamıştır. 15. yüzyıla gelinceye kadar âşık edebiyatının yerini destancılık geleneği ve dini-mistik edebiyat geleneği tutuyordu. Destan geleneğinin yegâne icracısı olan ozanlar, bugünkü hikâyeci âşıkların yaptıklarını şaman kültürünün hâkim olduğu toplumlarda üstlenmekteydi. Dini-mistik gelenekte ise Ahmet Yesevî ve onun müritleriyle başlayan şiir, musiki ile birlikte düşünülüp Allah'a varma yolunda saz eşliğinde söylenen şiirlerdi. Bu gelenek zamanla divan edebiyatının da etkisiyle kahvehane merkezli 'Âşık tarzı kültür geleneği'nin oluşumuna zemin hazırlamıştır. Değişen zamanla ve yüzyıllar içerisinde gelişen Âşık tarzı kültür geleneği, güçlü temsilciler yetiştirerek yoluna devam etmiştir.
Âşık tarzı kültür geleneği içerisinde gelişim gösterme şansını yakalayabilen, âşıklık konusunda önem arz eden şehirlerden biri de Sivas'tır. Bu bilgilerden hareketle Sivas yöresi âşıklarından birisini daha gün yüzüne çıkarmak amacıyla ilk olarak yüksek lisans tezi olarak hazırlanan bu çalışma, gözden geçirilerek ve güncellenerek kitaplaştırılmıştır.