Âşık Veysel, 1894'te dağların arasında Sivas'ın Emlek yöresinde sakin bir köy olan Sivrialan'da, bir sonbahar gününde Gülizar ana koyun sağmadan dönerken dünyaya gelmiştir. Çocukluğu çiçek salgını yüzünden trajik geçmiş; bir gözünü çiçek hastalığından, diğerini ahırda kaza sonucu kaybetmiştir. Bu trajik hadiseden sonra babası Karaca Ahmet'in teşvikiyle istidadı ortaya çıkmıştır. Babasının tekkeden getirdiği saz ömür boyu yol arkadaşı olmuştur. Çevre köylerde tanınan Veysel'in ülke çapında tanınmaya başlaması ise ta ki 37 yaşında katıldığı âşıklar bayramından sonra olmuştur.
Âşık Veysel Şatıroğlu, 20. yüzyılın bilge ozanıdır. İrfan sahibi, sözü dinlenen bir ozandır. Bu yönüyle Dede Korkut'a; Türkçeyi ilmek ilmek dokumasıyla Yunus Emre'ye; tekkelerde şiirinin olgunlaşmasıyla Abdalân-ı Rum'a; köy köy, şehir şehir gezmesiyle Karacaoğlan'a benzer. Yani Türk âşıklık geleneğini besleyen çoğu kanallar, Veysel'i de beslemiş; ortaya cumhuriyet terkibi yeni bir şahsiyet çıkmıştır ve bu şahsiyet Türk şiirini, müziğini ve âşıklık geleneğini yeni yüzyıla taşımıştır.