Ülkemizde yaşanan iş kazalarının büyük çoğunluğun asıl işveren-alt işveren ilişkisinin mevcut olduğu iş sahalarında meydana gelmesi, bu kurumun iş sağlığı ve güvenliği hukuku bakımından ne denli sorunlu bir kurum olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Zira asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulmasıyla birlikte asıl işveren ve alt işveren işçileri aynı iş sahasında bir arada çalışmaya başlamaktadır. Bu durum asıl işveren ve alt işverenin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin faaliyetlerini yerine getirirken işbirliği ve koordinasyon içinde hareket etmesini gerektirmektedir. Ayrıca uygulamada alt işverenlerin mali açıdan zayıf olmaları ve iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini ihlal etme eğilimleri dikkate alındığında, alt işveren işçilerini koruyucu birtakım önlemler alınmalıdır. Bu doğrultuda 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve ilgili mevzuatımızda asıl işveren-alt işveren ilişkisi bakımından uygulama bulacak birtakım özel düzenlemelere yer verilmiştir. Bu çalışmamızda asıl işveren-alt işveren ilişkisinin iş sağlığı ve güvenliği hukuku bakımından incelemesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve ilgili mevzuattan hareketle asıl işveren-alt işveren ilişkisinde işverenlerin gerek kendi işyerleri ve işçilerine karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu gerekse de asıl işveren-alt işveren ilişkisine özgü olarak sahip oldukları iş sağlığı ve güvenliği yükümlülükleri ayrıntılı bir şekilde ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ayrıca asıl işveren-alt işveren ilişkisinde işverenlerin sahip oldukları bu iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerine aykırı davranışlarının hukuki, idari ve cezai sorumluluğa etkisi öğreti görüşleri ve yargı kararları doğrultusunda inceleme konusu yapılmıştır