" Aşk, ayaklar altına alınmaz.
Aşk, insanı ayakları üzerinde tutar…"
Sevmek güzel de, severken boğulmak çok kötü.
Biz sevilmedik. Yüzmeyi iyi bilirken, her seferinde yüzüstü bırakıldık…
İçimiz yanarken, bir damla suyu dahi bize reva görenler, arkasına bile bakmadan terk ettiler. Terk etmek değil de verdikleri zararlardı asıl bizi boğan...
Bakın denize, bir de bakabilirseniz bana. Biz aynıydık. Aşkı tanımadan önce ben de deniz gibiydim. Kirlendim. Bulanık sulardan çıkamadım. Her gelen çamurunu, taşını, toprağını bırakıp gitti…
Bilemedik. Bilmediklerinizi öğretirken inancımızı da yitirdik. Değiştik. İstemedik ama zamanla biz de terk edip gidenlere benzedik…
Bir deniz, bir aşkı kabul eder. Ama aşk, denizi kabul etmezse, işte o zaman denizler bile ölür.
Gökyüzüne bile konuşamazken, koca bir hayat nasıl geçsin?
Aşksız…