Bir yazar...
Modern zamanları, modern öncesi dönemlerin duyguları ile harmanlayabiliyor. Orta'yı merkeze alıyor hikâyelerinde, 'öylesine' başlangıçları, dilsel ve tinsel zirveler takip ediyor.Ve buruk bir tat ile noktalanıyor hikâyeler, hiç beklemediğimiz anda...Acımasız bir yazar...Legal ile illegal arasındaki çizginin ne kadar ince olduğunu yüreğinizi ezerek anlatıyor. Polisiye zekânın örgüsüne yaşanmamışlığın masumiyetinin ne kadar yakıştığını fark ediyorsunuz 'Akbük Akbük'te...Ve uçta bir yazar...Yaşamın gerçeklerini bir çocuk masumiyeti ile anlatırken ne kadar radikalleşebileceğini görüyorsunuz. İnsanoğlu'nun tarihsel, kültürel, ahlâki birikiminin içgüdüler karşısındaki çaresizliğini...Sevinçten ve üzüntüden ağlamanın yanında kızgınlıktan nasıl ağlanabileceğini öğretiyor okuyucuya 'Bir parça ekmek için' de...Açlık; Knut Hamsun'dan beri bu kadar güzel ve iç ezerek anlatılmamıştı, belki de...Meyra ile hüzünlenip dağılıyor, en son Kırmızı Perdeler ile farklı, ayak basmaktan korkulan bir dünyaya adım atıyorsunuz.Satırlar nihayete erdiğinde, büyük acıların; küçük kederleri ve abartma duygumuzla, ukala tavrımızla büyüttüğümüz dertleri silip süpürdüğüne yakından tanık oluyorsunuz.
Hikâyelerin hepsi, farklı bir kavramın; aşkın, adaletin, ayrılığın, ölümün, Oidipus kompleksi benzeri baba oğul çatışmasının, belki de her insanı, belli bir dönem esir alan kafa karışıklığının peşinde yolculuk gibi...