Bu kitap, aşk bilincinin içkin diyalektiğinden, rizomatik aşkınlığa bir yolculuktur. Her gönülde doğal ve içkin olarak var olan sevme ve sevilme isteği ile samimiyet ve ilişki kurma yeteneği; rizomatik bir çoğullaşma ile ve farklılıkların; merkezsiz, beklentisiz, karşılıksız yayılışı ile hayata renk, enerji ve devinim katmaktadır.
Aşk; iktidar kurucu unsurları, yüksek bir bilinç, fedakârlık ve cesaretle aşarak geçer ve insanlığın evrensel sevgi bağlarını kapsayan karmaşık döngüsüyle ve beklenmedik, tasarlanamayan çoğul açılımlarıyla, insanlık barışının yolunu açar. Gerçekte aşk, erdemli bir hayatın ve vicdani özgürlüğün temel bir devinimi ve dinamiğidir.
İnsanların içinde içkin olarak var olan merhamet, adalet ve özgürlük gibi duyguları besleyip koruyan, düşünsel aşk ağları, aynı zamanda insanların, hayatı zor ve hileyle belirleyen tekil otoritelere karşı geliştirdikleri başkaldırılarında, dayanışma ve paylaşım alanları ve toplumsalın aşkınlığa açılan bilinçlenme kapılarıdır.
İnsanlığın en yüksek empatik bilinç ve içten gelen bir samimiyet halidir aşk. Aşkın rizomatik ağları içinde gelişip yayılan diyalektik, insanlığın gönülden gelen rıza bağlarıyla iç içe geçmesini ve kaynaşmasını sağlar.
Hiçbir insan ve toplum; aşksız, inançsız, destekleşme ve dayanışma olmadan yaşayamaz. Aşk, bu destekleşme ve dayanışmanın rizomatik ağları içinde, en sağlam ve en üst boyutta biçimlenen, diyalektik bir hayat ve ilişki tarzıdır.
Aşkın, odak ve kutup noktası, zaman içinde hiç değişmez. İnsanlık tarihinin her çağını ve her coğrafyasını kapsayan bu ortak nokta, aşk bilinci ile gönülden kurulan, kaçınılmaz manevi bir mutluluk tanımına yol açar. Aşksız kalmak, manevi anlamda ölmekle eşdeğerdir, çünkü aşksız kalan bedeniniz yaşasa da, ruhunuz ve bilinciniz özgür ve aydın, dinamik ve mutlu olamamaktadır.