Tarih boyunca dünyanın farklı bölgelerinde, dinin resmî-yaygın yorumuyla örtüşmeyen ve genellikle bu yoruma muhalif tavır sergileyen, ayrıca dinin şeklî-kitabî kısmından ziyade irfanî kısmına önem veren bir anlayış var olmuştur. İslâm geleneğinde bu anlayış; bazen bireysel olarak bir dervişin yaşamında kendini göstermiş bazen de topluluk boyutuna ulaşarak Melâmîlik, Kalenderîlik, Haydarîlik, Babaîlik, Bedreddinîlik, Bektaşîlik, Kızılbaşlık (Alevîlik) gibi tarikat ve inançlarda vücut bulmuştur.
Bu anlayışın temsilcileri olan büyük sûfîler çoğu kez meşreplerini "aşk dini" olarak adlandırmış, mezhep ve dinleri sorulduğunda "aşk" demişlerdir. Bu kitap; kadim zamanlardan beri süregelen, evrensel diyebileceğimiz ve sûfîlerin aşk dini olarak tarif ettiği irfanî anlayışın önemli bir izdüşümü olan, bâtınî-heterodoks yapıdaki Anadolu tasavvufu üzerinedir.