Geçmişten bugüne değişen bir şey olmamakla beraber günümüz kadını artık tarihsel varoluşun koşullandırılmış çarkında değil kendi aşkınlığında bir semazen gibi dönmek istemektedir. Ruhsal açlığını doyuma ulaştırmanın mı, yoksa yaşamsal özgürlüğünün dar boğazında bir umut arayışı için mi? Çünkü kadın umutsuzluğu umuda dönüştüren bir ruha sahiptir. Bilir ki ruhsal doyuma ulaşmayan ruh asidir.
İster kentli olun, ister köylü, ister lüks bir yaşamın, ister varoşlarda arka sokaklardaki yaşamın kadını olun, bunun ne önemi var. Adı kadın olarak hayatın her kertesinde erkekler tarafından yadsınan ikincil varlıklar değil midir kadınlar?
Tülin Turaban