Osmanlı İmparatorluğu ardında bir yığın ulus devlet bıraktı. Bu ulus devletler arasında Türkiye Cumhuriyeti'nin benzersiz bir yeri vardı, çünkü İmparatorlukla arasında bir kimlik sürekliliği olan Cumhuriyet Türkiyesi ulusal kültürünü oluşturmak için "kendi" edebiyatını yabancı olarak gösterecek bir söyleme ihtiyaç duyuyordu. Alfabe değişikliği, dil devrimi ve eğitim politikaları bu amaçla devreye sokuldu. Bu kitap Osmanlı Türk mesnevisinin poetikasını oluşturmaya yönelik bir ilk deneme. Holbrook bir yandan Osmanlı edebiyatını bastırmaya çalışan Oryantalist filolojinin ve cumhuriyetçi polemiklerin izini sürerken bir yandan da Osmanlı edebî geçmişinin doruğu olarak alımlanan, Şeyh Galib'in felsefi peri masalı Hüsn ü Aşk'ın poetikası çerçevesinde Osmanlı şiirini betimliyor. Dilin varoluşsal konumu, sanatın toplumsal değeri, metinlerarasılık, şairlik, özgünlük ve yorum gibi kavramlar etrafında Osmanlı şiirine yepyeni bir bakış getiriyor.