Aslında O Ölmedi
Gündelik hayatın neredeyse bütün konularını ortak paydada bütünleyebileceğimiz başlık: hayat-memat dengesi. Hayat kısmı her gün dilimizde. Mutluluk endeksleri, yaşamın nasıl programlanıp yönetileceğini anlatan kişisel gelişim kitapları... Dengeyi sağlayan ölüm şuuru, hayatın içindeki yerini ve anlamını giderek kaybediyor. Ekranlarda her gün onlarca kişinin ölüm haberine tanık tutulduğumuz halde “ölüm şuuru”na sahip olmak yüz sene öncesine nazaran daha zor. Tıp teknolojisi bir taraftan insanları ölüme ikna ediyor ve “onurlu yaşam” üzerinden “ısmarlama ölüm” hizmeti sunuyor; diğer taraftan ise transhümanizme ivme kazandırarak “ölümsüzlük stratejileri” ile oyalıyor. Oyalıyor, çünkü her ikisinde de kişiye “ölümlülükle yüzleşme” imkânı ve fırsatı sunmuyor. Hayat-memat dengesinin tıbbi destek alarak bir an önce ölmek isteyenler ile sonsuza kadar yaşamak isteyenler arasında nasıl bir salınım göstereceği, önümüzdeki yıllarda sosyolojinin en önemli konularından biri olmaya devam edecek gibi görünüyor. Hayat ve ölüm tıbbileşirken, artık “burada” olmayanın gidişi magazinleştiriliyor. Bu kitaptaki metinler, şöhret ölümlerinden ölmeyi öğrenme atölyelerine, gündelik hayatta, ölümün ebedî âlemi unutturan bir dil ile “sahnelendiği” zamanların kısa bir kaydı...
Devamını Oku