"Kılıç ile zafer kazananlar, sabanla zafer kazananlara yenilmeye mahkûmdurlar. Kılıç kullanan kol yorulur, sonunda kılıcı kınına koyar ve belki o kılıç o kında küflenmeye, paslanmaya mahkûm olur. Ancak saban kullanan kol gün geçtikçe daha çok güçlenir ve daha çok güçlendikçe daha çok toprağa sahip olur… Siyasi ve askeri zaferler, ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kazanılacak başarılar yaşayamaz."
Cumhuriyet henüz kurulmadan toplanan Türkiye İktisat Kongresi'nde Atatürk'ün söylediği bu sözler, Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni politikası için yol gösteriyordu. Genç Cumhuriyet üretime dayalı büyümeyi hedefleyen, kendi kendine yetebilen, dışa bağımlılıktan kurtulmuş bir kalkınma hamlesiyle gelişecekti. Devletçilik, kamuculuk, karma ekonomi gibi ilkeler eşliğinde hızlı bir atılım yapan Türkiye Cumhuriyeti'nin bu başarısının temelindeki yaklaşımlar önemlidir.
Mehmet Alev Coşkun, bu büyük atılımı Türkiye ekonomisinin tarihsel gelişimi çerçevesinde, bilimsel belge ve verilere dayanarak inceliyor. Daha sonra Türkiye'de "özelleştirme" adı altında yapılan KİT satışlarını ve haksız elde edilen rantı merceğe alıyor ve ulusalcı ekonomi modeline ilişkin gerçekleri ortaya koyuyor.