Böylece harekete geçen iki kelime, çıktı odadan. Hiç kimseyi umursamadan yürümeye başladı ofiste. Masaları dolaştı, kâğıtların üzerinde gezindi, parmakların arasında dönen kalemleri bir iki defa da o çevirdi. Bütün katı, gürültüye boğan yazıcıyı susturdu. Hoparlörlerden yükselen cılız müzik seslerini. Paldır küldür yürüdü. Nereye girip çıktığını bilmeden yürüdü. Neleri kırıp döktüğünü ve bütün bunları nasıl bir şiddetle yaptığını bilmeden. Yaşananlar ve yaşanması arzulananların ya da gerçeğin sınırına yaklaşan hayallerin iç içe anlatıldığı öykülerden oluşuyor Ateşkes Günleri. Karşımıza kimi zaman hayli cesur, kimi zaman kendi hâlinde, ürkek kahramanlar çıkarıyor. Bazen bir rüyada dolaşır gibi hisler uyandırıyor okuyucuda. Yalın bir dil, samimi bir üslupla tanıdık düşler kurduruyor.