Ailesi ve nişanlısıyla gittiği kampta kurtların saldırısına uğrayan Ada'nın hayatı yanlış bir patikaya sapmıştı. Tüm sevdikleri öldürülürken kendisinin kurtulmasını bir şans olarak görenlerin aksine Ada asıl cezanın hayatta kalmak olduğunu düşünüyordu.
Kanada'ya yaptığı yolculukta geçmişini arkada bırakmak isterken aslında ona doğru sürüklendiğinden habersizdi. Kurtların hayatına girmiş, onları tanımış ve farkına varmaksızın bir parçaları haline dönüşmeye başlamıştı. Sadece kurtları değil, kendisini de keşfederken bir daha asla yaşayamayacağını düşündüğü tutkuları da peşinden sürüklenmişti.
Kamp saldırısından kurt adamların sorumlu olduğunu öğrendiğindeyse en az aşk kadar büyük bir intikam duygusuna kapılmıştı.
Kalbini ve ruhunu onlardan birine vermekse aklına gelebilecek son ihtimaldi.
Onu Sevdi,
Onu Korudu,
Onu Öldürdü.