Avrupa Birliği baş döndürücü bir hızla gelişimini sürdürüyor. 1950'li yıllarda 6 ülkeyle yola koyulan "topluluk" bugün 15 üyeli "birlik" çatısı altında varlığını devam ettiriyor. Önümüzdeki yıllarda birliğe girecek yeni ülkelerle hem üye devlet sayısında bir artma olacak, hem de birlik daha çeşitli ve farklı bir kompozisyona sahip olacak, hem de birlikte daha çeşitli ve farklı bir kompozisyona sahip olacak. Genişlemeye paralel olarak birliğin faaliyet alanlarında bir artma söz konusu. Bunun yanı sıra, 26 Şuta 2001 tarihli Nice Antlaşması'yla, birliğin kurumsal yapısında oldukça önemli sayılabilecek reformlara imza atıldı. Ancak tüm bu gelişmelerde birey faktörünün ne kadar hesaba katıldığının ya da sağlanan gelişmelerin ne kadar birey eksenli olduğunun sorgulanması gerekiyor. Bu nokta, Avrupa Birliği'nin bürokratik ve bireyden kopuk olduğu yönündeki eleştirilere yanıt olması açısından oldukça ilginçtir. Bununla birlikte, yukarıdaki sorgulama sonucu elde edilecek yanıt ne olursa olsun, Temel Haklar Şartı'nın hazırlanmasıyla başlayan ve önümüzdeki yıllarda Avrupa Birliği Anayasası'nın hazırlık çalışmalarının damgasını vuracağı gelişmeler daha ziyade birey eksenli olacak. Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Ercüment Tezcan, bu çalışmasında, konuyu bir uzman gözüyle irdeliyor.