Avrupa'da, hâlihazırda sayıları beş milyonu geçmiş olan Türk nüfusu ve bu nüfusun diaspora kavramı kapsamında Türkiye'yi temsillerini değerlendirmek az sayıda araştırmaya konu olmuştur. Avrupa'ya işçi olarak giden Türkler bulundukları ülkelerde artık ev sahibi konumuna gelmişler ve vatandaş olmuşlardır. Dolayısıyla bundan böyle Avrupa'daki Türk nüfusu 'gurbetçi' veya 'işçi' olarak değil, 'diaspora' olarak adlandırılmaktadır. Türkiye bugüne kadar diasporasının potansiyel lobi gücünü ortaya çıkarabilme konusunda fazla başarılı olamamıştır. Türkiye Cumhuriyeti için hem yurtdışındaki vatandaşlarınının haklarını savunmak hem de ekonomik ve siyasi anlamda Türkiye'nin yurtdışında temsilini sağlamak amacıyla diaspora politikasının kuvvetlendirilmesi oldukça elzemdir. Türk Diasporasını dünyanın önde gelen diasporaları olan Yahudi veya Ermeni Diasporalarından ayıran en önemli nokta varlıklarını siyaset ve ekonomi alanlarında hissettirememeleridir. Avrupa'da güçlü bir Türk Diasporası oluşturulmasıyla birlikte özellikle terör karşısında Türkiye'yi insan hakları ihlali yapmakla itham eden Avrupa lobilerine karşı Türkiye'nin daha savunmacı bir duruşu olabilecektir. Bu çalışmada, Türkiye'nin Diaspora politikasının analizi ve gelişmesi için çözüm önerileri özellikle AK Parti Hükümeti dönemi üzerinden ele alınmıştır. Avrupa'da örnek ülke olarak ele alınan Hollanda'nın gerek Türk nüfusun mevcudiyeti gerekse AB'nin kurucu altı ülkesinden biri olarak Avrupa siyasetindeki başat konumu bu ülkenin seçilme gerekçesini açıkça ortaya koyar niteliktedir.