Her pencerenin ardında bir yazgı vardı; her kapı başka bir maceraya açılır, her ev farklı bir hikâye anlatırdı. Her ruh bir ötekinden ayrı sancır, her yürek ayrı çarpardı.
Hatasız insan yoktu; herkes arada dibe vurur, pişman olacağı şeyler yapardı. Bazıları yola devam eder, bazıları da düştüğü yerde öylece takılıp kalırdı. Orada o kadar uzun zaman dururdu ki sonunda hatalarına dönüşürdü; yaşamdan tat alamaz, tutunacak bir dal bulamazdı. Hayat bazen çok acımasızdı. Bir olan iki gönlü alır en ufak parçalarına ayırırdı.
Birbirinden uzak düşmüş, kırgın iki yüreğin hikâyesidir bu işte. Paramparça iki gönül var diye anlatılır, oysa birlerdi çok vakit önce.
Stefan Zweig kendi kırgın kalbini yazdıklarına sığdırdı ve her kapının ardına başka başka hikâyeler bıraktı. İnsana insanı ve hayatı anlattı. Okurlarına da öyküleri aracılığıyla bu kapılardan geçip hepsi de birbirinden farklı dünyalarda bazen kaybolmak fakat çoğunlukla kendini bulmak kaldı.