Romanımın sonunu yazmak için yaratıcılığımı zorlayıp, ilham perisinin uğramasını beklerken gözüm kafenin en sağ köşesindeki masaya kaydı. "Yo, olamaz!" dedim içimden "Gözlerim bana oyun oynuyor."
Yanılıp yanılmadığımı anlamak için gözlerimi birkaç defa kırpıştırdım ama değişen bir şey yoktu. Peki, gördüğüm gerçek miydi? Ama nasıl olur? Bu nasıl mümkün olabilirdi?
Yağmurlu Paris sokaklarında dolaşan genç bir yazar, romanının sonunu yazmak için gittiği bir kafede hiç, hem de hiç beklemediği birisiyle karşılaşacaktır. Ve bu tanışma onu hayatında izini bırakan, tahmin bile edemeyeceği tutkulara sürükleyecektir...