Kadıncağız dört çocuğuyla kalakalmıştı. Üstelik yabancı bir diyarda. Salih, bir kaç yıldır Atina'da ülkesini temsil etmekle görevli bir diplomattı. Dört çocuğun dördü de peş peşe orada doğmuştu.
Karısı ve dört çocuğuyla, işinde başarılı olan bu yakışıklı adamı görenler hemen ''Aman ne güzel bir aile. Ne de güzel bir yaşamları var.'' diye düşünürdü. Gerçekten de evde ne patırtı vardı, ne de kavga. Çocuk bağrışları, kahkahaları, çığlıkları evin yegane sesleriydi....